Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Sibel Ölçenoğlu?
Ben, 1974 doğumluyum, uzun yıllar İstanbul’da yaşadım. Şimdi Fethiye’de yaşıyor ve Metal Art İstanbul’u yönetiyorum. Kendi hikâyemi hep şöyle anlatıyorum: “Benim yolculuğum metalin soğukluğundan değil, ışığın içinden başladı.” Çünkü aslında her şey babamın eski avize imalat atölyesinde başladı.
Metal Art İstanbul nasıl doğdu?
Metal Art İstanbul, planlı bir proje değil, hayatın içinden doğan bir serüven. Babamın yıllarca çalıştığı avize imalat atölyesinde buldum kendimi. Elimde hiç takı yapma aleti yoktu. Pense yerine kocaman demir testereleri, zımparaları, balyozları kullandım. Düşünsenize, bir avize ustasının kullandığı aletlerle zarif bileklik yapmaya çalışıyorum! Bu çelişki çok hoşuma gitti. O yüzden her bileklik aslında biraz ışık, biraz gölge, biraz da babamın emeğinin izini taşıyor.
Mitoloji ve felsefe tasarımlarınıza nasıl yansıyor?
Mitoloji benim için eski masallar değil, insan ruhunun dili. Her tanrı, her hikâye bizde bir karşılık buluyor. Tasarımlarımda dokularla bu sembolik dili anlatıyorum. Mesela bir doku, Poseidon’un dalgalarını; bir diğeri Athena’nın bilgeliğini çağrıştırıyor. İnsanlar bir bileklik takarken aslında kendi ruhlarının bir parçasını seçiyor.
İstanbul’dan Fethiye’ye taşınmak hayatınızda nasıl bir değişim yarattı?
Fethiye’ye taşınmak benim için bir nefes alma hâliydi. Burada doğa ve insanlar çok farklı. Her akşam Çalış sahilinde stand açıyorum; dünyanın dört bir yanından gelen insanlar bilekliklerime dokunuyor, hikâyelerini anlatıyor. O anlarda şunu hissediyorum: “Bu iş sadece bir ticaret değil, bir ruh alışverişi.”
Kadın girişimci olarak sizi en çok zorlayan ve en çok mutlu eden şey ne oldu?
En zor kısmı, hiç takı yapma aleti olmadan işe başlamak oldu. Avize ustalarının kullandığı ağır aletlerle ince iş yapmak… Bazen bir bileklik için kocaman bir testere kullandığımı söyleyince insanlar inanamıyor. Ama işin en keyifli yanı da bu: Hiçbir şey imkânsız değil. En mutlu eden şey ise, birinin bilekliği takıp “Bu bana iyi geldi” dediği an.
Gelecek planlarınız neler?
Mitolojik ve astrolojik temaları daha çok işlerken, dokuları ön plana çıkaran koleksiyonlar hazırlıyorum. Şu anda “Yedi Ruh Hâli” adında bir koleksiyon üzerinde çalışıyorum. Her biri bir duyguya, bir enerjiye dokunacak. İnsanlara sadece bir takı değil, bir anlam sunmak istiyorum.
Sizi en çok etkileyen cümle nedir?
“Kendine nazik ol.” Uzun yıllar kendime nazik olmayı unuttum, ama metal bana bunu öğretti: Sert olan bile sabır ve sevgiyle şekil alıyor.